21 Mar 2021

İstanbul ~

Herkese merhaba.
Normalde şiir-şair köşemde yazarların hayatı hakkında yazıp onlarla ilgili fikrimi paylaşıyor ve şiirlerine yer veriyorum. Bu sefer farklı bir şey yapmak istedim. Birkaç yazarımızın İstanbul ile ilgili şiirlerini sizlerle paylaşmak istedim. Bazı şiirler oldukça uzundu bende bu yüzden hepsini değil yalnızca bir kısmı paylaştım.
Uzun yazılardan pek hoşlanmam bu yüzden şiirleri çok karıştırmayıp başlıkları ile belirttim. Dilediğiniz gibi okuyabilirsiniz. Favoriniz olursa paylaşmayı unutmayın :)) Teşekkür ederim şimdiden 🌸



Necip Fazıl Kısakürek - Canım İstanbul

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…
İstanbul,
İstanbul...

Özdemir Asaf - Olmak İsterdim

Şu anda İstanbul’da olmak isterdim.

Mihrabat Korusu’nun dar yollarında seninle
Yan yana, yana yana yürümek…
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul’u.

Bir de sen olacaktın yanımda adamım.
Bakarken Çamlıca’dan mehtaba,
Dinleyecektik en güzel aşk şarkılarını.
Ve ben senin gözlerinde kaybolurken,

Seni seviyorum diye haykıracaktım Marmara’ya

Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Dedim De Seni Hatırladım 

İşte İstanbul
yorgun şehir
işte canından bezmiş boğaz vapurları
kederli tramvaylar
ve Galata Köprüsü’nden
telaşlı insanlar geçmektedir
bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerimde
eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım
işte İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım.

Balıkçı tepsilerinde gümüş balıkları
tekir,barbunya,canım uskumru,levrek
işte İstanbul
kulaklarımda bir derin uğultu
hiç bitmeyecek
karşıda kız kulesi
gözleri yaşlı bir kadın gibi
ve minareler çaresizliğimizi haykırmakta Allah’a
caddelerinde başım dönüyordu
gecelerinde ağladım
İstanbul,o büyük şehir
o mahzun şehir
İstanbul dedim de seni hatırladım.

Orhan Veli Kanık - Bu Şehri Bırakmak 

Bu şehirde yağmur altında dolaşılır
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren
Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen
Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.

Bu şehirdedir
Valsler, foksrotlar altında
Suman’dan, Brams’tan
Parçalar çaldığı zaman dönüp
Bana bakan ihtiyar piyanist.

Yahya Kemal Beyatlı - Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Nazım Hikmet 

İstanbul’da, Tevkifane avlusunda,
güneşli bir kış günü,yağmurdan sonra,
bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm
yerde su birikintilerinde kımıldanırken,
ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak,
ne kadar kuvvetli, ne kadar zayıf şeyi varsa
hepsini taşıyarak;
dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm…

Sabahattin Ali - Köprüde Sabah

Gece, yavaşça siyah mantosunu sürükler
Vapurlar, şimdi suya bırakılmış kütükler,
Ufuk, banyo edilen bir fotoğraf camıdır…

Dağlar dudaklarını boyar pembe bir tüyle
Köprüde fersiz gözler açılır üzüntüyle:
Sabah, ıstırap çeken kalplerin akşamıdır…

Kollarını gererken iş bekleyen bir sandal,
İlk ışıklar açılır esmer sularda dal dal;
Rüya görür kıyılar bir uyanık uykuda…

Gecenin bir mehtabı andırırken sonları,
Gemi fenerlerinin ziyadan bastonları
Kaybolur ağır ağır kurşunileşen suda…

Paslı mızraklar gibi uyuklayan direkler
Bir gün yapacakları muhayyel cengi bekler,
Uçuşur beyaz deniz kuşları alay alay…

Buruşuk bir deriyi andırır titreyen su,
İner merdivenlerden ilk vapurun yolcusu,
Uyandırır ihtiyar köprüyü bir tramvay...

Öznel olarak tanımlamam gerekirse,özetle:

Beş yaşımdayken gönül vermiştim bu masalsı şehre. 

Hep oraya aittim. Hala da öyle.

Tek bir farkla : Bedenim burada,ruhum hep İstanbul 

İstanbul farklıdır benim için. 

Umarım beğenmişsinizdir. Sağlıcakla kalın 🌸



14 Mar 2021

Kendi Dünyamdan Günlükler 3

 

Herkese merhabaa. Nasılsınız pek değerli okuyucularım? Nasıl geçiyor normalleşme süreciniz? Umarım çok iyisinizdir. 

Benim bu hafta sınavlarım daha doğrusu yazılılarım vardı. Bir günde üç yazılı olduk dört gün boyunca son gün ise iki yazılı vardı ve böylece cuma günü hepsi bitmiş oldu. Yazılılar genel olarak güzel geçti bazılarına baya çalışmıştım bazılarında ise kendime güvendim ;) Kendime güvendiğim yazılılardan çalıştığım yazılılara nispeten birazcık kötü geçti yalnızca. Kendine güven önemli bir şeydir derler bende kendime güvenmeye çalışıyorum fakat konuyu yanlış anlamış olmalıyım :)) Bu yüzden bu hafta çok yoğundum.

Yazılıları bir kenara bırakalım ve onun haricinde sizlere ne yaptığımdan bahsedeyim. 

Tamamlamaya çalıştığım bir puzzle vardı biliyorsunuz ki henüz bitirmedim fakat takdire şayan bir şekilde tamamlamaya devam ediyorum. Çok yorucu ve stresli bir etkinlik olduğunu düşünüyordum fakat hiç öyle değilmiş. 

Şimdilik böyle gidiyor

Son zamanlarda sürekli hangi meslekle uğraşmak istediğimi ve sayısalcı mı yoksa eşit ağırlıkçı mı olduğumu baya düşünüyorum.

Bana göre şuan ki Türkiye koşullarında sözel okumak ihtimal bile değil. Bunu üzülerek söylüyorum ama bu doğru. Bu yüzden eşit ağırlık veya sayısal arasında gidip geliyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse ben eşit ağırlıkçıyım bu günlerde buna karar verebildim. Mesleklerden ise işletmecilik,avukatlık veya doktorluk düşünüyorum. Çevremin düşüncesine göre benden çok iyi avukat olurmuş :D

Herkesin ne istediğini bir durup dinliyorum. Annem ve babam benim doktor olmamı istiyor. Doktor olursam cerrah olabilmek isterim hemde beyin cerrahı olmak isterim çünkü iki yıl öncesine kadar beyin tümörü konusu ile çok ilgiliydim merak ediyordum hatta öyle ki konunun hakkında bir slayt okumuş ve bir slayt da ben hazırlamıştım ama bu benim yapabileceğim bir iş değil. Bu yüzden vazgeçtim.

Avukatlık ise alanımda "gerçekten" iyi olursam seçebileceğim bir durum ki olurum da :) Fakat tam olarak karar vermedim yalnızca düşünüyorum. 

Bütün bunlar bir yana aslında ben yazar olmak istiyorum. Gerçekten. Fakat yalnızca ben istiyorum...

Bende bir karar verdim yapacağım meslek ne olursa olsun ister doktor ister avukatlık ister işletmecilik onun yanında yazarda olacağım.

Biliyor musunuz benim bunlara net bir karar verebilmeme bir buçuk yıl var aslında ama yine de telaşına fazla kapılıyorum.Bu pandemi döneminde kendimi tam anlamıyla keşfedip karar da veremedim. Zor şeyler vesselam. Ah sizinde kafanızı karıştırmış ve sizi de yormuş bulunmaktayım. Affedersin sevgili okuyucum. 

Size severek dinlediğim bir şarkı ile veda edeyim o halde :) 

Sağlıcakla kalın 🌸


Sezen'li Bir Yazı

Bunca zaman kendimi öyle bir fanusa yerleştirmişim ki; o kadar ince o kadar kırılgan bir camda büyütmüşüm ki o cam en ufak bir darbede çatla...