O beni hiç tanımıyor mesela...
Ama ben onu yaşarken anladım.
Tanıdım.
Ne mutlu bana!
Türkiye Cumhuriyeti,
Türk Dili ve Edebiyatı, bugün önemli bir değerini kaybetti.
Bir devrimciyi, davacıyı...
Bense edebiyattaki idolümü kaybettim.
Pusulamı, güneşimi, çınarımı kaybettim.
Şiire ses verenimi kaybettim.
Nâzım'ın sesini kaybettim.
Hâlâ inanmak güç geliyor.
Onunla tanışmak en büyük hayallerimden biriydi.
Davalarında yalnız olmadığını bilmesini ne çok isterdim!
Bir kez olsun Mustafa Kemalden bahsetmeyi.
Bir kez olsun uzun uzun Nâzımdan konuşmayı ne çok isterdim...
Kavgası en büyük davasıydı.
Bu dünya sana veda edemez.
Bu edebiyat sana veda edemez.
Ben sana veda edemem öğretmenim...
Veda ihanet olur.
Ben seni yaşatmaya bakacağım.
Senin Nazım'ı yaşattığın gibi.
Bu sefer de benim ''Yaşadım'' diyebilmem için...
Biz yaşamanın şakaya gelmeyeceğini önce Nâzım sonra senden öğrendik.
Dimdik yaşadın.
Dosdoğru.
Eğilip bükülmeden.
El, etek öpmeden yaşadın.
Dürütçe, mertçe.
Bir amaç uğruna!
Kavgan, davandı.
Doğrun, davandı.
Nâzım'ı bize miras bıraktı.
Büyük usta'm, öğretmenim, çınar ağacım meşaleyi devretti.
Ne Nâzım'ın ne de senin gözünüz arkada kalmasın.
Işıklar yoldaşın olsun Genco Erkal.
Nolursun Nâzım'a selam söyle vatanından.
Çok sevinir o.
Gözyaşlarımdan bahsetme.
Dayanamaz o...
Kavuştun üstat.
Hasret bitti.
Devridaim vakti!
Perde!
Alkışlar Genco Erkal'a...