25 Nis 2022

Kendi Dünyamdan Günlükler 9

 

 Herkese merhaba! Nasılsınız pek değerli okuyucularım? Nasıl geçiyor günleriniz? Umarım her biriniz çok iyisinizdir.
Bu seriye devam etmeyeli o kadar uzun zaman oluyor ki... Gerçekten özlemişim doğrusu. 
Fakat yalnızca bu seriyi değil bu ortamda bulunmayı da özlemişim. Uzun zamandır yazma konusunda herhangi bir etkinlikte veya üretkenlikte bulunmadığım için kendimi de biraz suçlu hissediyorum açıkçası fakat bu yine de yeniden yazma isteğim duygusunu engelleyemiyor. Çünkü o duygu içimde hâlâ bir yerlerde var. Ama inanır mısınız bunu kaybetmekten o kadar korkuyorum ki... Aslında taslakta bir sürü yazı var ama galiba gerçekten taslakta kalmalılar. 

Cemal Süreya;
''Dökmeye niyetim yok içimi, zor sığdırdım zaten.''

Son aylarda fazla yoğundum. Hem dersler açısından hem de kendi içselleştirdiğim ve sorun ettiğim bazı durumlardan dolayı burada bulunamadım. Birde tabii aklımın hep bir köşesinde bulunan bölüm seçimi konusunu da atlamamak gerekiyor. Karar vereceğim zaman gün geçtikçe yaklaşıyor.
Bu günlüklere başladığımda ilk zamanlarda yazdığım bir yazı vardı bu konuyu da sizlerle paylaşmış ve kafamın karışık olduğunu söylemiştim. 
Aradan uzun bir zaman geçti ve ben galiba bazı durumları netleştirdim. Öncelikle bilmelisiniz ki sözeli gerçekten çok iyi olan ve matematiğe biraz daha önem vermesi gereken bir eşit ağırlıkçıyım. :))
Sayısal okuyamayacağımı düşünüyorum. İlgi alanlarım, doğru ve yanlışlarım bu yönde olduğunu gösteriyor. 
Mesela fizik benim için tam bir işkence! Anlayamıyorum. Aslına bakarsanız anlamak için çaba sarf etmeyi bırakalı da uzun zaman oluyor fakat yine de kurtarabildiğim kadarıyla idare ediyorum. Kimya ve biyoloji bir eşit ağırlıkçı için gayet iyi aslında. Yalnızca hesaplama belirten konu ve sorularda kafam karışıyor. Durum böyle olunca bana da açık ara farkla eşit ağırlıkçı olma düşüncesi daha mantıklı ve baskın geliyor. 
Ve geriye kalıyor meslekler!!!
Galiba Hukuk okuyacağım veyahut belki de Uluslararası İşletmecilik olur henüz bilmiyorum. Uluslararası İşletmecilik benim için iyi olabilir çünkü yabancı dilime güveniyorum üstüne koyarsam gerçekten kendimi iyi noktalara çekebilirim fakat bu mesleği gerçekten istediğimi düşünmüyorum. 
Hukuk... 
Hukuk benim için akıllıca bir seçim olabilir. Karakteristik özelliklerim, düşünce yapım bunu fazlasıyla doğruluyor. Ve istiyor da olabilirim. :))  Fakat yine de tam olarak ''Evet, kesinlikle bu!'' diyemiyorum. Ve şu an için başka meslek de düşünmüyorum. 
Durum bu şekilde. (Tavsiyeleriniz olursa gerçekten çok sevinirim.)
Ödevleri, yazılıları ve denemeleri atlattık sırada projem var. Yetiştirmeme ise 3 gün var ve ben ise burada blog yazıyorum! Ama yetiştireceğimden emin olabilirsiniz son dakikaları halletmek benden sorulur. (bununla övünmüyorum, tamam belki de övünüyorum ama bu böyle :)) ) 
Bazen fazla gamsızım. Bu huyumu hiç sevmiyorum doğrusu. 
Ve birde 9 Mayıs'a yetiştirmem gereken bir Almanca hikaye yazacağım. Okulum tarafından yapılacak. Almanca öğretmenim benim yapmamı istedi. Bende seve seve kabul ettim tabii. Kırmızı Kar Yağınca bence gerçekten güzel bir öykü olduğu için onu vermek istedim hatta verdim ve kendisi okudu fakat İsveç, İrlanda, ajan kelimeleri siyasi olabilirmiş bu yüzden başka bir ''umut verici'' yazı yazmamı istedi. ''Son  zamanlarda bu biraz zor fakat denerim.'' dedim. Aklıma bir şey gelmiyor. Umarım bir an önce bu meseleleri hallederim. Büyük dertler değil ama önemli şeyler sonuçta en azından benim için tabii. 
Son birkaç aydır kitap okuyamıyordum. Bazen oluyor böyle sıkılmışlıklar, bıkkınlıklar... Ama sonra kendime bunun bu şekilde devam edemeyeceğini belirttim. ''Sessiz Kalma!'' adında konusu ırkçılık olan bir kitaba başladım. Çok uzun bir zamandır okumak istiyordum zaten ve sonunda yaklaşık bir buçuk haftada 391 sayfayı bitirdim. Çok akıcı ve ırkçılık konusunu yaptığı benzetme, betimlemeler, sözler ve konu ile oldukça güzel ele almış bir kitaptı. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. 

Hatta kitabın filmi de internet üzerinde bulunmakta dilerseniz izleyebilirsiniz ama kitap ile film arasında çok fazla kopukluk, üstü kapalı belirtilen ve öylesine geçiştirilmiş konular oldukça fazlaydı bu yüzden filmi beğenmedim. Tavsiye etmem. Ama kitap okunmaya değerdi. 
Kitap, film, dersler... olaylar bende böyle ilerliyor. Umarım sizlerde iyisinizdir. Bir an önce kaçırdığım yazılarınızı okumak istiyorum. Ziyaret etmem gereken çok blog var. :)
Bir yerden başlamak gerekiyor diyorum ve bu yazıyı yazarken bana eşlik eden parçayı sizlere sunuyorum. Umarım beğenirsiniz.
Yakın zamanda görüşmek üzere!
Sağlıcakla kalın. 🌸


Ve Oğuz Atay'dan...

"Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor... Sanırım artık insan, tutunamıyor insana." 












Okuyucuma Not: Bugün proje teslim günü. (29 Nisan 2022) 
Ve projem yetişti! Son dakikaların ustasıyım. Ve kabul, bu durumla övünüyorum. :))) 

Sezen'li Bir Yazı

Bunca zaman kendimi öyle bir fanusa yerleştirmişim ki; o kadar ince o kadar kırılgan bir camda büyütmüşüm ki o cam en ufak bir darbede çatla...